“`html
Okuyucularımızın ilettiği sorunları ele almaya devam ediyorum. Bugünkü yazımda, okuyucularımdan gelen e-maillerde yer alan personel problemlerini ve bu konuda önerdiğimiz çözümleri paylaşacağım.
Bir okuyucumuz şöyle belirtti: “Yıllarca vekil yönetici olarak görev yaptım ancak asaleten atanmadım (bu süre benim için 5 yıl) ve bu süreçte görevlerimin maddi-manevi yükümlülüklerini üstlenmeme rağmen, görevden ayrıldıktan ve emekli olduktan sonra ciddi maddi kayıplar yaşıyorum. Anayasa ve yasalar çerçevesinde eşitlik ilkesi gereği, destek talep ediyorum.
Vekaleten görevlendirmelerin durumu gerçekten de endişe verici. Yasalar gereği belli bir süreyi aşan vekaletler aslında yasaklanmış durumdadır.
Asil olma şartlarını taşıyan ve vekaleten görev alan kamu çalışanlarının mağduriyetlerinin giderilmesi adına görüş, öneri ve desteklerinizi bekliyoruz. Saygılarımla, iyi çalışmalar dilerim.”
657 sayılı Kanunun vekaletle ilgili maddelerinde, vekaletin geçici olduğu ifade edilmektedir. Ancak uygulamada yıllarca vekil idareci olarak görev yapanlar görüyoruz. Bu kişiler genelde seslerini çıkaramıyor, zira seslerini duyuracak olsalar “Hemen görevden ayrıl!” tehdidi ile karşılaşıyorlar.
Bahsedilen sorun, birçok yöneticinin yıllarca vekaleten görev yaptığını gözler önüne seriyor. Bu durumu hem yasalar açısından hem de etik olarak doğru bulmuyorum. Vekaletin geçici olduğu varsayılarak süre sınırlaması olmaması doğru değil. Yıllarca vekil olarak görev yapmalarına rağmen, emeklilikte hak kaybı yaşayan bu bireyler için bir çözüm getirilmesi kaçınılmaz. Sorularımız şunlar: Eğer bu kişiler başarısızsa neden vekaleten bu kadar uzun süre görevde tutuluyorlar, eğer başarılılarsa neden asaleten atanmıyorlar? Bu konuda yasal bir düzenleme yapılmasının faydalı olacağına inanıyorum.
Önceki yazılarımda kamu mühendislerinin sorunlarını sıkça ele aldım. Bu konuda sendikalar da az çok gündem oluşturuyor. Platform tarafından gönderilen e-posta ile kamu mühendislerinin sorunları özetle aşağıdaki gibi belirtilmiştir:
Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışır şekilde, ardı ardına gerçekleşecek övünç projelerinin devam etmesi ve çalışma barışının sağlanması adına Kamu Mühendisleri aşağıdaki başlıklarda iyileştirmeler talep ediyorlar.
1. Mühendislik Meslek Kanunu bir an önce hayata geçirilmelidir.
2. “Teknik iyileştirme” adıyla diğer meslek gruplarına sağlanan teşvik ödemelerinin, kamu mühendisleri için de düzenlenmesi gerekmektedir.
3. Kamu mühendislerine, üstlendikleri büyük sorumluluklar karşılığında “Risk ve Sorumluluk Tazminatı” adı altında yeni bir ödeme kalemi oluşturulmalıdır.
4. Ek ödemelerin (hakim, savcı ve doktorluk gibi meslek örnekleri dikkate alınarak) kamu mühendisleri için artırılması önemlidir.
5. Aylık ödemelerde, yan ödeme oranlarında, taban maaş katsayılarında, sözleşme ücretlerinde artırımlar yapılmalıdır.
6. Tüm bu gelirlerin emeklilikte de yansıtılması ve 2008 öncesi ve sonrası çalışan memurlar arasında ayrımın kaldırılması gerekiyor.
7. Mühendislik Hizmetler Sınıfı’nın oluşturulması için çalışmalar yapılmalı, mühendis, mimar ve şehir plancıların Teknik Hizmetler Sınıfı’ndan ayrılması sağlanmalıdır.
8. Mühendislik Fakültelerinin sayısı azaltılmalı, kontenjanlar kısıtlanmalı ve üniversiteye girişte beklenen başarı sıralamaları yükseltilmelidir.
Büyükşehir Belediye Müfettişleri Derneği, yaşadıkları idari ve mali sorunların gündeme getirilmesi için bir bilgi notu göndermiştir. Aşağıda, başlıca taleplerine yer verilecektir. Sorunların kökeninde ise geniş kapsamlı bir kamu çalışanları reformuna ihtiyaç bulunmaktadır.
KPSS ile Müfettişlik görevine giriş yapan Büyükşehir Belediyeleri ve bağlı genel müdürlük müfettişlerinin en büyük problemlerinden biri, son 20 yıl içinde devam eden ve öneri sunulan fakat çeşitli gerekçelerle reddedilen ücret dengesizlikleridir.
“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, günümüz kamu yönetimi açısından, Büyükşehir Belediyeleri ve bunlara bağlı genel müdürlük müfettişleri için hala uygulanmamaktadır. Aynı yetki ve görev sorumluluğuna sahip olan müfettişler ile merkez teşkilatı içerisindeki müfettişler arasında özlük hakları açısından büyük farklılıklar bulunmaktadır.
Bu müfettişlerin yaşadığı adaletsizliklerin başlıca sebeplerinden biri, denetim işlevini farklı niteliklerle değerlendirmek yerine, bölge ve ülke ayrımı ile sınıflandırmaktır. Bu tür bir yaklaşım, yönetim biliminin temel unsurlarından birinin işlev kaybı riskine yol açmaktadır.
Bunun yanı sıra, 2011 yılında yayımlanan 666 sayılı KHK ile “eşit işe eşit ücret” ilkesine dayanarak benzer pozisyonlarda yer alan kamu çalışanlarının maaş dengesizliklerinin giderilmesine yönelik girişimlerde bulunulmuş, merkezi idare ile Büyükşehir Belediyelerinde görev alan personelin eşit maaş alması sağlanmıştır. Ancak bu düzenlemeden Büyükşehir belediye müfettişleri faydalanamamıştır.
Ayrıca, Bakanlık ve Bağımsız Genel Müdürlükte görevli müfettişlerle iç denetçilerin maaşları aynı olurken, Büyükşehir Belediyeleri müfettişleri bu kurumlarda çalışan iç denetçilerden daha az maaş almakla karşı karşıyadırlar.
Sonuç olarak, 657 sayılı Kanun kapsamında maaş alan Büyükşehir belediyelerinde, 2025 Ocak itibarıyla, Büyükşehir belediyesi müfettişleri, Büyükşehir belediyesi iç denetçilerinden yaklaşık 8,000 TL, Bakanlık müfettişlerinden ise yaklaşık 11,000 TL daha az maaş almakta. Bu durum kamu çalışanları için yaşanan sorunları gösteriyor. Kapsamlı bir kamu personel reformu kaçınılmaz hale gelmiştir.
“`