“Nabızdaki Yapay Zeka” ile evde takip sistemleri yeniden tanımlanıyor

İtalya’daki Roma Sapienza Üniversitesi’nde yürütülen dikkat çekici bir araştırma, özellikle nörolojik hastalıkları olan bireylerin evde sağlık takibini daha güvenli ve etkili hale getirmeyi amaçlıyor. “AI on the Pulse” (Nabızdaki Yapay Zeka) adı verilen bu sistem, giyilebilir cihazlar ve çevresel sensörlerden gelen verileri gelişmiş bir yapay zeka modeliyle birleştirerek, erken uyarı sistemine dönüştürüyor.

Temel olarak akıllı saatler gibi cihazlarla çalışan sistem, sadece kalp atış hızını izlemekle kalmıyor; aynı zamanda uyku düzeni, solunum hızı ve kişinin ev içindeki hareketleri gibi birçok farklı veriyi de analiz ediyor. Veriler, UniTS adlı evrensel bir zaman serisi yapay zeka modeliyle işleniyor. Böylece sistem, her bireyin kendine has fizyolojik ve davranışsal örüntülerini öğreniyor ve en küçük bir sapmada bile potansiyel bir sağlık sorununu haber verebiliyor.

Bu teknoloji sadece teoride kalmıyor; araştırma ekibi tarafından gerçek bir ev bakım ortamında, “@HOME” adlı bir sistemle birlikte test edilmiş durumda. Erken evre nörolojik hastalıkları olan altı yaşlı birey üzerinde yürütülen çalışmada, toplanan veriler bir geriatrist tarafından da değerlendirilmiş. Yapay zekanın yaptığı anomali tespitlerinin %93,75’i doğru çıkarken, geri kalan ufak hata payının sensör kaynaklı olduğu belirtilmiş.

Sistemin performansı da oldukça etkileyici. UniTS modeli, farklı algoritmalarla karşılaştırıldığında yaklaşık %22 oranında daha yüksek bir doğruluk oranına ulaşarak rakiplerini geride bırakmış. Üstelik hem yüksek hassasiyetli tıbbi cihazlarda hem de standart tüketici cihazlarında benzer başarıyı göstermesi, sistemin esnekliğini de ortaya koyuyor.

Araştırmanın öne çıkan bir diğer yönü ise sistemin kişiye özel çalışabilme yeteneği. AI on the Pulse, her bireyin kendine özgü “normal” verilerini tanıdığı için, alışılmışın dışında ama sağlıklı olan bireysel durumları yanlış alarm olarak değerlendirmiyor. Üç aylık deneme sürecinde yalnızca 32 anomali tespit edilmiş olması, sistemin gereksiz uyarılar konusunda da oldukça dikkatli olduğunu gösteriyor.

Bu yenilikçi sistem, yalnızca anormallikleri tespit etmekle kalmıyor; aynı zamanda bu tespitleri sağlık çalışanlarına anlaşılır bir şekilde sunabilmek için büyük dil modellerinden de yararlanıyor. Yani bir başka deyişle, yapay zeka sadece verileri analiz etmiyor, aynı zamanda bu analizleri insan diline çevirerek anlamlı hale getiriyor.

Araştırma ekibi, bu teknolojiyi yakın gelecekte daha geniş kitlelere ulaştırmayı ve klinik ortamlarda kullanılabilecek seviyeye taşımayı hedefliyor. Dileyenler için sistemin kaynak kodları GitHub üzerinden açık olarak paylaşılıyor. Böylece araştırmacılar ve geliştiriciler, bu sistemi kendi donanımlarında test etme şansı da bulabiliyor.

Related Posts

Kırgızistanlı gençler ASÜ’de çevre dostu projeye katkı sağlıyor

Aksaray / Metin Kurt Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, uluslararası bir bilimsel iş birliğine ev sahipliği yapıyor. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencileri, 4-19 Ağustos 2025 tarihleri …

Gökyüzünde muhteşem buluşma: En parlak iki gezegen “öpüşecek”

Venüs ve Jüpiter, yarın sabah erken saatlerde birleşerek ağustos ayının en önemli gökyüzü gözlem olaylarından birini meydana getirecek.

Spotify, abonelik ücretlerine zam yapıyor

Spotify, ABD dışında bazı bölgelerde abonelik fiyatına zam yapacak. Buna göre Güney Amerika, Asya-Pasifik, Avrupa, Afrika, Güney Asya ve Orta Doğu için zam kapıda.

Steam’in yeni arayüzü test aşamasında

Valve’nin oyun hizmeti verdiği Steam’de arayüz değişikliği yapılacak. Bunun için testler başladı.

“Sonsuz kimyasallardan” kurtulmanın hızlı yolu bulundu

Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde geliştirilen yeni bir katalizör, doğada kalıcılığıyla bilinen PFAS türü kimyasalları (Sonsuz Kimyasallar) düşük sıcaklıkta ve toksik madde kullanmadan parçalayabiliyor.

Doğum anı ilk kez gözlemlendi: Tarih yeniden yazılacak…

Gökbilimciler, Güneş benzeri genç bir yıldızın etrafındaki gaz diskinde gezegen oluşumunun en erken anlarını gözlemlemeyi başardı. Bu tarihi keşif, gezegenlerin nasıl doğduğuna ve Güneş sistemimizin ilk günlerine dair benzersiz bilgiler sunuyor.