Acele Kamulaştırma ve Yargı Tasfiyesi: Başkanlık Rejiminin Kıskacındaki Türkiye
Gündemdeki olaylar, başkanlık rejimi kavramını açıklarcasına çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. İktidarın, patronlarla işbirliği yaparak halka karşı nasıl tuzaklar kurduğunu gözler önüne seriyor. Sermayenin talepleri, bakanların görevleri, rejim değişikliği, yargının nasıl ele geçirildiği ve adrese teslim yasa maddeleri gibi pek çok konuyu içinde barındırıyor.
Mevcutta Meclis’te oylanmakta olan ve önce zeytinlikleri, ardından ormanları, meraları mahvedecek olan torba yasa, tam da böyle bir tuzak ürünüdür. Bu planlar aniden ortaya çıkmadı, 10 yıl süren planlama ve uygulama süreci sonucunda ortaya çıktı.
2015’teki Önemli Bir Toplantı
Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (TÜRES) toplantısına katıldı. Yanında oturan kişi ise TÜRES Başkanı Mustafa Serdar Ataseven’di.
Toplantının videosuna şuradan ulaşabilirsiniz: Video
Ataseven, Yıldız’a dönerek ezberlenmiş bir gülümsemeyle konuşmaya başladı. Konuşmanın ortasında asıl konuya girerek şunları söyledi: “Sorunumuz spekülatör tepkileri. Buna halk tepkisi demeyeceğim. Rüzgar santrali geçtiği için mülkiyeti acele kamulaştırılan arazi sahipleri, spekülasyon üretiyorlar.” Yani zorla el konulan arazilere karşı çıkan köylüler ve çiftçiler, talancılar tarafından ‘spekülatör’ olarak görülüyorlar.
Ardından Ataseven, şunu ima etti: “Acele kamulaştırmalardan dolayı sıkıntıdayız. Kamulaştırma kararının altında Cumhurbaşkanımızın imzası var. Maalesef mahkemeye gidince yürütmeyi durdurma çıkıyor.” Uğursuz bir şey ima eden Ataseven, “Nasıl olur da cumhurbaşkanımızın imzası varken mahkeme aksi karar alıyor?” diyerek tek imzanın yeterli olmasını istiyor. Anayasa onları bağlamıyor, tek bir kişinin kararıyla yetinmeyi tercih ediyorlar.
Hedefleri oldukça açık: Danıştay 6. Daire. Neden mi?
Önce bu mahkemenin yetkilerini hatırlayalım: İmar Kanunu ile diğer kanunlar ve ilgili mevzuata göre her ölçekteki planların hazırlanması, yürürlüğe konulması, arsa ve arazi düzenlenmesi, imar durumu, ruhsat ve kamulaştırma işlemlerine karşı açılan davalara bakmak. Mühürleme, durdurma, yıkım kararları ile ilgili davalar da sorumluluğunda.
Şikayetin nedeni açık değil mi? Sadece enerji ve maden patronlarının değil, inşaat ve turizm patronları için de bir engel oluşturan bir mahkeme. Dolayısıyla “onları yok edin” diye bağırıyorlar.
Topçu Kışlası Kararı ve Yargı Müdahalesi
2011’de Habibe Ünal’ın başkanlığı döneminde Danıştay 6. Daire’nin aldığı kararlar oldukça dikkat çekici. Birçok acele kamulaştırma, imar planı gibi kararlar Anayasa’ya aykırı bulunuyor. Ünal’ı ve 6. Daire’yi Gezi protestolarından da iyi hatırlıyoruz.
Gezi protestolarının sebeplerinden biri olan Topçu Kışlası Projesi’ni, 2014’te Ünal’ın başkanlık ettiği 6. Daire iptal ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 5 Aralık 2014’te Danıştay’a 33 yeni üye atıyor. Ve 2015’te 6. Daire, Topçu Kışlası ile ilgili kararını yeni atanan üyelerin oyuyla kaldırıyor.
Acele kamulaştırma kararları sonrası atamaların etkisiyle işler hızla değişmeye başlıyor. İptal kararları, yıllar içinde 4/5, 3/5 oy birliği ile alınmaya başlıyor. 2015’te ise enerji patronları ile Bakan Yıldız’ın toplantısından sonra kararlar 2/5 kaybedilmeye başlanıyor. Tek başına Ünal kalıyor ve artık kararlar, halkın aleyhine çıkıyor.
Ancak hikaye burada bitmiyor. Devamı mevcut…
Şirkete Özel Düzenleme: Kaçakçılara Af